Bazen uyuyamazsın kardeş,
Göğsünü sarar kara bulutlar
Gözlerin kapanmak istemez..
Karanlıktır seni ayık tutan
Bakarsın derin derin gecenin kalbine
Olmamışlığı , bitmemişliği görürsün..
Eksik kalan bir şeyler vardır kalbinde
Korkarsın kardeşim...
Perişanlıktan korkarsın..
Acıdan , aşktan korkarsın..
İşte bu yüzden geceler zindan olur sana
Bu yüzden uyuyamazsın bazen..
Bu şiirimi İlker kardeşime ithaf ederim...
Nasıl yazmayayım ulan...
İstanbul'a bakıyorum...
Bir nargile içimi oyalanıyorum..
Bulutlar çırpınıyor , ağlamamak için zor duruyor
Etrafta sis.. sevdasını saklamaya çalışıyor..
Nasıl yazmayayım...
Kalp kafesinden çıkacak gibi..
Elim ayağım titriyor..
Dalgalar altımdan tokat gibi kayalara çarpıyor.
Bugün başka bir coşuyor şehir..
Nasıl yazmayayım..
Yukarı bakıyorum...
Dolunay gecenin reisi
Bulutların arasından göz kırpıyor
Sanki önceden anlaşmışlar gibi
Hiçbir şey yerinde durmuyor..
Nasıl yazmayayım ulan..
Boğazda balıkçı çağırıyor,
Bi ufak aslan sütü açıyor ,
Mezgit ızgarada kızarıyor..
Beyaz peynir hadi diyor , dertler ardı arkasına geliyor..
Nasıl yazmayayım ulan...
Lodos geliyor lodos, deli deli esiyor
Yan bahçedeki zambaklar kokuyor...
Aklımı başımdan alıyor...
Kalem melün melün suratıma bakıyor..
Nasıl yazmayayım ulan!
Şiir olsaydım keşke,
Her mısramda derinden vursaydım okuyanı,
Sade bir şiir olsaydım,
Şairin gönlünü kağıda boşaltsaydım...
Sevda olsaydım keşke,
Ansızın çıkıp konsaydım,
Zavallı bir insanın kalbine..
Uykusuz gecelere sebep olsaydım..
Gece olsaydım keşke,
Güneşe inat, ay ile sevişseydim,
Sevdayı , sevdalanan kalpleri delirtseydim,
Alkolü arkadaş belleseydim.
Alkol olsaydım keşke,
İçtin mi dertleri kederleri ortaya dökseydim,
Bazen de unuttursaydım tüm boktan şeyleri,
Müzikle beraber , doyasıya içilseydim...
Şarkı olsaydım keşke,
Notalarımı bıçak gibi saplasaydım
Bir deli şairin bir o kadar da deli şiirini,
Melodiyle birleştirip
Aşkları harmanlasaydım...
Ama ben yağmur oldum...
Fırtınayla ortaya çıkıp, rüzgarla savruldum...
Bir gözyaşıyla karışıp,
Aşkı için dolan gözlerden, dudaklara süzüldüm...
Sonra deniz oldum,
Dalgalarımla taşlara kayalara sevdayı vurdum...
Okyanuslara karıştım,
Nice sevdaları , nice kıtalara taşıdım...
Ben bir yara oldum,
Şairin gönlündeki sızlayan yara..
Maziye dalarım zaman zaman,
Yıkık umutlara , sonsuz sevdalara bezenmiş
Mazlum bir kalp hayal ederim..
Faili meçhul bir cinayettir bu...
Sevgiyle kudurmuş , acıyla kavrulmuş
Zavallı bir yürektir bu.
Apansız sönmüştür ateşi ,
Gelip geçmiştir bu şerefsiz sevdaların
Hain mermileri.
Delirmişçesine, kudurmuşçasına, son bir umutla,
Yeniden çarpmak ,
O büyük yangını tekrar başlatmak için,
Son bir çaba verir,
Lakin yara mühimdir..
Öyle kolay değildir yeniden harlanmak,
Marazlanmak kara bahtına karşı...
Ansızın susuverir yürek,
Kuytuda bir yelkovan kuşu havalanır,
Harmanladığı sevgi tüylerini,
Mavi semadan bırakır...
O an tekrar kanlanır ,
Fakat mecali , o eski deliliği kalmamıştır.
Buruktur , hem de onanmaz bir şekilde...
Olmaz, sevemez tekrar hiçbir şeyi,
Kalır bir yerlerde o serseri merminin izi,
Keşke silebilseydi o vahşi geçmişi...
Ben ateşte yanan meşeyim,
Ben çayda eriyen şekerim,
Ben yazmaktan tükenmiş bir kalemim,
Umarım hiçbir şey anlamamışsındır...
Hep biz şiir yazıp yürek yakacak değiliz ya. Artık sevdiğim şarkılar ve şiirleri yazayım biraz. Zülfü Livaneli'nin bestesiyle Ahmet Çuhacı'nın şiiri yardımcı olsun bize....
Bir şafaktan bir şafağa
Bir akşamdan bir akşama
Merhaba demeden daha
Bu gitmeler gitme değil.
Eğil salkım, söğüt eğil
Bu benimki sevda değil
Eğil yağmur, rüzgar eğil
Bu benimki sevda değil.
Eğil dalga, bükül demir
Güzelliğin gerçek değil
Pencerem kör, kapım kitli
Bu bendeki seyir değil.
Blog Arşivi
Contributors
- Genç
- Biraz sevdaya, biraz da alkole meyilli. Arada bir aşık, yer yer arızalı, ha bir de turuncudan iz taşıyan tok bir sarıyla vişneye çalan koyu kırmızıya sevdalı...